1 Ocak 2010 Cuma

KIŞ ŞARKISI

Hava birden soğudu. Güveler yemeye başladı üstümüzü örten yapraklardan battaniyemizi. Kış sinsi adımlarla yaklaşıyor... Şişko çenesinden üflediği sisle süpürüyor ayakkabılarımızdan sokağa hatıra tozları... Gökyüzünün güneşin sarı tualinde mavi-beyaz fırçalarıyla boyadığı ağaçlar doğum günü kutlamak için gün sayıyorlar. Vakti geldiğinde her biri fırlatacak konfetilerini ve üşümeye başlayan yağmurla rüzgar eş olarak seçtikleri mumlarla baloya gidip dans edecekler...
Ne tuhaf dünya... Hava birden soğudu. Hiç haber vermeden. Ayrılacağı belli iki sevgili gibi birdenbire terk etti samyeli ve denizler birbirini... Birdenbire üzüldü deniz... Köpük köpük oldu gözleri!.. Samyelininse içi yandı, Güney Yarım Küre'ye değin yollara vurdu kendini; bir daha denizin yanından bile geçemedi... Korkuyor kırlangıçlar, bulutlar arasından fısıldananlar da ne böyle? Fırtına esti geçti. Kimse gelmiyor artık bu köye öteki taraflardan...
Hava birden soğudu, gece Hyades etrafında oturmuş şarkı söylerken birdenbire savurdu Yedi Kız Kardeş'i... Stumblin in kaldı şimdi ışıklarından geriye sadece... Bikaç tatlı nota.. Sokak lambaları ve Dolunay nöbetleşe aydınlatıyor artık evlerini kedilerin... Birkaç tane de hatıra tabi Grizabella'dan hediye, puslu bir pelerin...
Kış, masallarını üflüyor kulağıma. Sokakta gazeteler üstünde, kartonlara sarılarak bile olsa şikayetsizce, çabucak uyuyabilen çocuklar olduğunu anlatıyor sessizce.. Ama uyanması zor olur o tatlı, derin uykudan diye ekliyor sonra... Şımarık olanların peluş battaniyelerine sarılıp okula gitmemek için yataktan çıkmayışı gibi.. Onlar da kenarları buz tutmuş kartonlarına sarılıp minik elleriyle, uyanmak istemiyorlar belki de sıcak uykularından hayat okulunun buzlu gerçekliğine... Nerde kaldın Peter, Sandman'den sonra mı gideceğiz Neverland'e???...

Hiç yorum yok: