27 Aralık 2009 Pazar

26 Aralık 2009 Cumartesi



Topluluğumuzun seminerlerinde bizimle bilgilerini paylaşan Gürsel KORAT hocamızın blog sayfası. Bize senaryo oluşturma alanında bolca ilham vermiştir. :)

http://gurselkorat.blogspot.com/

Ben, İsa, Sen ya da Günceme Dair

sana dair notlar aldığım
defter, birden tutuşuverdi ellerimde!
içlerinden iblisler çıktı
ve
fırladılar odaya!!
koşuşturup duruyorlar odanın
orta yerinde.
dokundukları, baktıkları, boşaldıkları
her şey
birden alev alıyordu!
resimlerini saklayabildim
bunca kıyametin ortasında!
tanrıysa öyle suskun duruyordu!
hiç bir şeyden haberi
yokmuş gibi davranarak!
küçük bir çocuk gibi!
göz yaşı nöbetlerinde ölmeyi kabullenmiş!


melekleri tarafından hep aldatılmış!
onlar gitti dedim!
başka başka tanrılara gitiler dedim!
birden avuçlarım kanamaya başladı
fark etmemişim ayakkabılarım da kan
dolmuştu
ben çarmıhtaydım
ben İsa'ydım!
ben bendim
ben sendim
ben oydum
ama
ben hiç biz olamadım

Yunus Emre Karadeniz

Lou Reed


The Little Willies adında bir grup duydunuz mu bilmiyorum ama Norah Jones'u hepiniz duymuşsunuzdur. The Little Willies, Norah Jones'un üyelerinden biri olduğu, 2003 yılında kurulmuş bir müzik grubu. Country sevenler için çok hoş bir grup, eski country şarkılarını alıp yeniden yorumluyorlar. Arada kendi şarkılarını yaptıkları da oluyor.

Şimdi gelelim Lou Reed'e. Lou Reed, Velvet Underground adlı protopunk grubunun vokalisti. Muhteşem bir ses, güneş gözüklerinden damlayan bir karizma.. Evet, Lou Reed sevgimden daha fazla söz etmek istemiyorum.





The Little Willies'i keşfedeli çok olmadı, Dream Tv'de Norah Jones'la ilgili bir programa takıldı gözüm, oturdum izledim ve orada dinledim grubun müziklerini ilk kez. Hemen oturup indirebildiğim bütün şarkılarını indirdim ve "Lou Reed" adlı bir şarkıları olduğunu farkettim. Sizle bu şarkının sözlerini paylaşmak istiyorum, çünkü çok sevdim. Neden mi? Çok eğlenceli bir şarkı çünkü, adı da Lou Reed. Üstelik içinde bir Fellini manzarası var. Aslında emin olamadım. Belki de Jim Jarmusch'tandır..




Lou Reed

We were drivin through West Texas
The land of beef and pork
Where they tend the hides of leather
We wear back in New York
In a pasture, along a roadside
Behind a brokedown shack
On a dusky side of evening
We saw a figure dressed in black

And we don't mean to sound like we're trippin
But we swear to God
We saw Lou Reed cow tippin
Cow tippin

Hey Lou, "Is that you?"
She said as we pulled to the shoulder
He just said, "Go screw."
And then he turned and tipped one over
Under a spitshine Western sky
The color of blue varnish
Hey it's like Fellini
Actually I'm thinkin more like Jim Jarmusch

And we can't say how much we've been sippin
But we swear to God
We saw Lou Reed cow tippin
Cow tippin

I got cops on the cell
I said I got a little story to tell
Lou Reed is in the cow pen
They said, Oh no! Not again!

And we hope our perceptions isn't slippin
But we swear to God
We saw Lou Reed cow tippin
Cow tippin

Cow tippin
Cow tippin
Cow tippin
You really think that was Lou Reed?
Cow tippin
I'm sure it was, he was wearing black Levis
Cow tippin
I thought he was a vegetarian
Cow tippin
He's just tippin them over, he wasn't eating them
Cow tippin
Oh
Cow tippin

23 Aralık 2009 Çarşamba

Kullanılmış Kondom Koleksiyoncusu

Buna benzer bir durumu bir porno dergide okumuştum. annem hep derdi penisle şaka olmaz diye. TV'de hep o aptal reklamlar "çocuklardan uzak tutunuz, onların ulaşamayacağı yerlere
KALDIRINIZ." annem penisle şaka olmaz derdi ve hep benim ulaşamayacağım yerlere KALDIRIRDI. artık büyüdüm ve KALDIRMIYORlar. kolaylıkla ulaşabileceğim yerlerde bütün penisler.
ama bu bizi azılı bir senarist yapmaz, konulu filmerde homolog başroller paylaşmamıza neden olmaz. moral bozan bir intihardan öteye geçemez. yüzyıllardır süren gösteriş
merakının önüne ancak böyle geçilebilir kanısı, hiç de TATMİN EDİCİ değil. zavallılıktan başka ne olabilir, global sorunları bireysel duygu çıkarımlarıyla çözmeye çalışırken ki
duyulan çıkar çatışmaları ve hepimizin birey birey narsist savaşa katkılarını hesaplamanın yanında bile ezik sayılabilecek olan tedevisiz şizofreni atakları! artık uğraşlar
niyetini bile kaybetti. bilinç altında öyle büyük tahribatlar var ki kimsenin yarabandı bunu kapatmaya yetmez. Bu aklıma bi anımı getirdi.bir komşumuz vardı. o kadar fakirdi ki adet günlerinde 1 kutu yarabandı
alırdı ve tampon bölge oluşturudu. ben ne zaman evde hayat üçgeni kurmaya çalışsam hep bir kenarım eksik kalırdı. ama babam öyle değildi. o çok güzel eşkenar üçgen olurdu.
birgün ben de yanına gittim ve harika bir beşgen olduk. evet ben babamın yanına da giderdim. sorumluluk sahibi bir adamdır babam. akşam eve gelirken elinde hep bir kilo giyotini
mutlaka olurdu. çok zalim sigara içer ama "erkek adam" mantığında bir faşistlikle halka yapmazdı. içinde sıfır olan sayıları sevmez, cümleye "o" harfiyle başlamazdı..

Buna benzer bir durumu bir arkadaşım anlatmıştı. daha sonra sıfır 900'lü hatlarda teleoğlancılığa başladı. kafatasını aldırmıştı beyni kıvrım kıvrım görünüyordu. bu iyi bir şey
çunkü aklından ne geçtiğini kolaylıkla görebiliyorduk. onun insanlara karşı bu kadar samimi olmasını neye borçluyuz bilmiyorum ama erken yaşta öldü. bir gün bizim muhitte bir
parkta, salıncak demirlerine bacaklarımızla tutunup baş aşağı durup sigara içiyorduk. o da geldi. tam baş aşağı dururken beyni yere düştü ve patladı. parçaları toplamaya
çalışırken kediler üşüştü ve bir kısmını yediler. üzgünüm ZEN seni kaybettiğimiz için, hala üzgünüm.. evet tam tahmin ettiğin gibi; bileklerimdeki bu izler senin verdiğin gümüş
jiletin hediyesi. ne iyi ettim de yanına geldim demi. keşke ölmeseydin be zen çok erken giitn. ama ben de yanına geç gelmedim dimi??! bu arada burası neden bu kadar sıcak?
şu elinde dev bir çatal tutan, boynuzlu ve kırmızı adam neden üstümüze doğru geliyor?!?!


Buna benzer bir durumu televizyonda izlemiştim. katil arılar bir araya gelip dev bir üreme organı oluşturmuşlardı. erkek ve dişi organ olmuşlardı hem de tek bir organizmada. dişi
organla kurbanlarını içeri alıp, erkek organla orgazm olup dışarı atıyorlardı. ancak canlı kurban ölüyordu. çünkü binlerce arının ısısı canlıyı denatüre ediyordu. kurbanlarını
kendilerinin salgıladığı başta insan olmak üzere bütün hayvan aleminde üreme isteği uyandıran bir kokuyla kendilerine çekiyorlardı. son duyumlarıma göre bu dev ORGAN detroite doğru
ilerliyormuş. şimdilik paniklemeyelim. üremek için karılarını/kocalarınızı, erkek/kız arkadaşlarınızı kullanmaya devam edin. eski kondomlarınızı hemen atmayın. çok samimi bir
arkadaşım bunların koleksiyonunu yapıyor. hem de karşılığında iyi para veriyor!!

buna benzer bir durumu daha önce kendim de yaşamıştım birini sevdim ama kaybetmemek için başka başka insanları kullandım. aldattım onu yani hem de onu sevdiğimi dahi bilmiyordu o
o zaman. sonra aldatıldım. başka bir sürtük buldum. beni kendi yatağımda aldattı hem de benle sevişirken. göz kapaklarının altında tanıdığım bir yabancıyla!!!! o yüzden artık
göz kapaklarımı kapatmamak için aldırdım onları. şimdi dünya kerhanesinde bir başıma bakire rolü yapmanın anlamı yok. sandım ki tek masum o. ama değilmiş. asıl günahı o işledi.
sattı beni ve bırakmadı hiç bende beni. ben hala dua ediyorum kendime, sana, ona, kendimize, size ve onlara.. eğer tanrı beni yeryüzüne gönderdiyse ve bir cinnetlik ölüm bahşettiyse,
onu ne zaman kullanacağım bilmiyorum. bana s*ktirip gideceğim günü seçmemde yardım eder misiniz? ben hala sodomdayım. e postalarınızı henüz almadım. burdaki postacılar biraz piç
kurusu da..

Yunus Emre Karadeniz

21 Aralık 2009 Pazartesi

Gösterim 241209

Bu hafta program kısa filmlerden oluşuyor.

Filmler için;

"La course à l'abîme" (1992)
- http://www.imdb.com/title/tt0380282/

"The Mysterious Geographic Explorations of Jasper Morello" (2005)
- http://www.imdb.com/title/tt0469146/

"J'attendrai le suivant..." (2002)
- http://www.imdb.com/title/tt0325638/

16 Aralık 2009 Çarşamba

merhaba arkadaşlar,
bi kaç adres var bi sinema dergisinden almıştım zamanında belki ilgilenenler olur. festival fln düzenleyenler var kendi arasında
www.aniboom.com=animasyonlar fln
www.undergroundfilm.com= bu site kendi içinde festival düzenliomuş
www.studentfilms.com= sinema öğrencileri kendilernce eğleniolarmış
www.benimsinemalarım.com
www.reelport.com = festival haberlerini veriomuş..


14 Aralık 2009 Pazartesi

Gösterim 171209


Bu hafta, Fransız yeni dalgasının önemli isimlerinden Jean-Luc Godard' ın Le Mepris' i ile devam ediyoruz arkadaşlar. Brigitte Bardot gibi bir güzelliği izlemek ve Fritz Lang gibi usta bir sinemacıyı kendi adıyla filmde oyuncu olarak görmek isteyenler kaçırmasın diyor. Son olarak da Woody Allen' ın da en sevdiği yönetmenlerden biri olduğunu da belirtmek istiyorum.

Hepinizi bekliyoruz...

Film hakkında ayrıntılı bilgi için:

- http://www.imdb.com/title/tt0057345/

- http://www.sinema.com/film/185116/contempt

adreslerine bakabilirsiniz...

13 Aralık 2009 Pazar

Seminer 161209

Merhaba arkadaşlar,
Bu hafta seminerimizin 4. dersi ;16 Aralık çarşamba günü 18.30'da Yer: Merkez Kampüs Sıhhiye Tıp fakültesinin arkasında öğrenci kafeteryası üstündeki 5. derslikte(sağlık cafe'nin olduğu yer) yapılacaktır.
Bilgilerinize...

8 Aralık 2009 Salı

KoRKu GeCeSİ!!!


Hacettepe'nin yıllardır beklediği korku gecesi sonunda gerçekleşiyor!

Son dönem korku filmlerinden The Descent korkutacak , The Exorcist ve Pet Sematary ise "aa ben burayı hatırlıyorum!" derken yerimizden sıçratacak.

Bütün gece popcorn yemeye hazırlanın, ve altına saklanmak için battaniyelerinizi getirmeyi unutmayın!

NOT: Kişi sayısında sınırlama yok, istediğiniz kadar arkadaşınızla gelebilirsiniz. (olmadı sıkışırız =) )


Başlangıç: 11 Aralık 2009 - 00:00
Bitiş: 12 Aralık 2009 - 06:00
Yer: Back House Pub (Sakarya Cad. İnkılap Sok. İnkılap Apt. No:5/16 Kızılay )

7 Aralık 2009 Pazartesi


101209

Bu hafta 3 güzel kısa filmle devam ediyoruz arkadaşlar...

En iyi deneysel kısa filmlerden biri olan "Meshes of the Afternoon (1943)", Oscar ödüllü "Tsumiki no ie (2008)" ve Bill Plymton' dan Cannes jüri özel ödüllü "Push Comes to Shove (1991)".

Filmler hakkında ayrıntılı bilgi için:

"Meshes of the Afternoon" (1943)
- http://www.imdb.com/title/tt0036154/

"Push Comes to Shove" (1991)
- http://www.imdb.com/title/tt0102730/

"Tsumiki no ie" (2008)
- http://www.imdb.com/title/tt1361566/

5 Aralık 2009 Cumartesi

Dorian Dorian.. :)

Sanatçı güzel şeyler yaratıcısıdır.
Sanatı açığa çıkarmak ve sanatçıyı gizlemek sanatın amacıdır.
Eleştirmen güzel şeylerden edindiği izlenimi, başka bir biçime ya da yeni bir malzemeye dönüştürebilen kişidir.
Eleştirinin en yüce biçimi, en alçak biçimi gibi, otobiyografi olmaktan kurtulamaz.
Güzel şeylerde çirkin anlamlar bulanlar, yozlaşmış kişilerdir, üstelik sevimsizdirler de. Bu hatalı bir tutumdur.
Güzel şeylerde güzel anlamlar bulanlar kültürlü kişilerdir. Bunlar için bir umut vardır.
Onlar, güzel şeylerin yalnız güzellik ifade ettiği seçkin kişilerdir.
Ahlaka uygun olan ya da ahlaka uygun olmayan kitap diye bir şey yoktur. Kitaplar ya iyi yazılmışlardır ya da kötü yazılmışlardır. Hepsi bu kadar.
On dokuzuncu yüzyılın Gerçekçilik'ten hoşlanmaması, aynada kendi yüzünü gören Caliban'ın öfkesidir.
On dokuzuncu yüzyılın Romantizm'den hoşlanmayışı, aynada kendi yüzünü göremeyen Caliban'ın öfkesidir.
İnsanoğlunun ahlaksal yaşamı, sanatçının kullandığı öz maddenin bir parçasını oluşturur, ama sanatın ahlaklılığı kusurlu bir aracın kusursuz kullanılmasından ibarettir. Hiçbir sanatçı herhangi bir şeyi kanıtlama isteğinde değildir. Doğru olan şeyler bile kanıtlanabilir.
Hiçbir sanatçının ahlaksal sempatileri yoktur. Sanatçıda bulunacak böyle ahlaksal bir sempati bağışlanmaz bir üslup yapmacığıdır.
Hiçbir sanatçı hastalıklı şeylere düşkün değildir. Sanatçı herşeyi ifade edebilir.
Sanatçı için düşünce ile dil sanatın araçlarıdır.
Sanatçı için kötülük ile erdem sanatın malzemeleridir.
Biçim bakımından, tüm sanatların en üstün örneği müzisyenin sanatıdır. Duygu bakımından, aktörün sanatı örnek sanattır.
Bütün sanat, hem yüzey hem de simgedir.
Yüzeyin altına inenler kendilerini tehlikeye atarlar.
Simgeyi okuyanlar kendilerini tehlikeye atarlar.
Sanatın asıl yansıttığı yaşam değil, seyircinin kendisidir.
Bir sanat eseri üzerinde yürütülen fikirlerin çeşitliliği eserin yeni, karmaşık ve yaşamsal olduğunu gösterir.
Eleştirmenlerin anlaşmazlığa düştüğü yerde sanatçı kendiyle uyum içindedir.
Hayran kalınmadığı sürece bir insanın yararlı bir şey yapması bağışlanabilir. Yararsız bir şey yapmanın tek özrü insanın ona sınırsız hayranlık duymasıdır.
Sanat bütünüyle yararsız bir şeydir.

Oscar Wilde


the artist is the creator of beautiful things. to reveal art and conceal the artist is art's aim. the critic is he who can translate into another manner or a new material his impression of beautiful things.

the highest as the lowest form of criticism is a mode of autobiography. those who find ugly meanings in beautiful things are corrupt without being charming. this is a fault.

those who find beautiful meanings in beautiful things are the cultivated. for these there is hope. they are the elect to whom beautiful things mean only beauty.

there is no such thing as a moral or an immoral book. books are well written, or badly written. that is all.

the nineteenth century dislike of realism is the rage of caliban seeing his own face in a glass.

the nineteenth century dislike of romanticism is the rage of caliban not seeing his own face in a glass. the moral life of man forms part of the subject-matter of the artist, but the morality of art consists in the perfect use of an imperfect medium.

no artist desires to prove anything. even things that are true can be proved. no artist has ethical sympathies. an ethical sympathy in an artist is an unpardonable mannerism of style. no artist is ever morbid. the artist can express everything.

thought and language are to the artist instruments of an art. vice and virtue are to the artist materials for an art. from the point of view of form, the type of all the arts is the art of the musician. from the point of view of feeling, the actor's craft is the type. all art is at once surface and symbol. those who go beneath the surface do so at their peril.

those who read the symbol do so at their peril. it is the spectator, and not life, that art really mirrors. diversity of opinion about a work of art shows that the work is new, complex, and vital. when critics disagree, the artist is in accord with himself. we can forgive a man for making a useful thing as long as he does not admire it. the only excuse for making a useless thing is that one admires it intensely.

all art is quite useless.
oscar wilde

4 Aralık 2009 Cuma

3 Aralık 2009 Perşembe

Korku Gecesi

hey hey hey!

sevgili (hü)sinema severler 11 aralık cuma günü saat 00:00' da (ki gece 12 ye tekabul eder(= ) sakarya caddesınde bulunan Beck House da* korku fılmlerı gecesı duzenliyoruz.
filmler henuz kesınlesmemekle bırlıkte elm sokagı serısınden bır fılm ve exorcıst secenekler arasında. fılmler ıcın onerılerınızı yorum olarak yazarsanız sevınırız :)
sabaha kadar surecek etkınlıkte 3 adet fılm gosterılecek.


katılımlarınızı ve yorumlarınızı beklıyoruz.


*Sakarya Cad. Inkılap Sok. Inkılap Apt. No:5/16

2 Aralık 2009 Çarşamba

15.Gezici Film Festivali Programı

PROGRAM
Ekmek ve Güller
4 Aralık 2009 12:00

5 Nolu Cezaevi
4 Aralık 2009 14:15

kıskanmak
4 Aralık 2009 18:45

Hayata Çalım At
4 Aralık 2009 21:00

Burjuvazinin Gizli Çekiciliği
5 Aralık 2009 12:00

Kapitalizm:Bir Aşk Hikayesi
5 Aralık 2009 14:15

polis,(s)
5 Aralık 2009 16:45

Bornova Bornova
5 Aralık 2009 18:45

Almanya 09
5 Aralık 2009 21:00

Denizin Sessizliği
6 Aralık 2009 12:00

Elveda Gary
6 Aralık 2009 14:15

Sitcom
6 Aralık 2009 16:45

Eamon
6 Aralık 2009 18:45

Evet Efendim
6 Aralık 2009 21:00

Teyzem
7 Aralık 2009 12:00

polis,(s)
7 Aralık 2009 14:15

Uzak İhtimal
7 Aralık 2009 18:45

Yes Men Dünyayı Kurtarıyor
7 Aralık 2009 21:00

Hal ve Gidiş Sıfır
8 Aralık 2009 12:00

Bir Kız
8 Aralık 2009 14:15

Burada
8 Aralık 2009 18:45

Bay Kim'in Avare Günleri
8 Aralık 2009 21:00

Burada
9 Aralık 2009 12:00

İki Dil Bir Bavul
9 Aralık 2009 18:45

Bir Kız
9 Aralık 2009 21:00

11'e 10 Kala
10 Aralık 2009 12:00

Yes Men Dünyayı Kurtarıyor
10 Aralık 2009 14:15

Yepyeni Bir Hayat
10 Aralık 2009 18:45

Huacho
10 Aralık 2009 21:00


tarih : 04.12.2009 12:00:00 - 10.12.2009 21:00:00
mekan : Batı Sineması Salon 1
filmler hakkında ayrıntılı bilgi : http://www.gezicifestival.org/docs/program_web.pdf

1 Aralık 2009 Salı

Ankara Uluslararası Film Festivali



Ankara Uluslararası Film Festivali;
'11 – 21 Mart 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek 21. Ankara Uluslararası Film Festivali’ne başvurular başladı. Yarışmalı bölümler için başvuru 08 Ocak 2010’a kadar sürecek!Festival kapsamında düzenlenecek Ulusal Kısa Film, Ulusal Belgesel Film ve Ulusal Uzun Film yarışmalarına http://www.filmfestankara.org.tr/ adresinden online olarak başvurulabilir. Dileyenler yarışma yönetmeliklerini ve başvuru formlarını Festival ofisinden temin edebilirler. '